Bizim Gerçekliğimiz Ya Gerçek Değilse?

Sabah gözünü açtığında hissettiğin dünya, gerçekten var mı? Elini yüzüne götürdüğünde hissettiğin cilt dokusu, pencereyi açtığında duyduğun kuş sesi… Hepsi gerçek mi?

Mustafa Kınış Yazar Mustafa Kınış0 Yorum3 dakikada okuma460 görüntülenme

Sabah gözünü açtığında hissettiğin dünya, gerçekten var mı? Elini yüzüne götürdüğünde hissettiğin cilt dokusu, pencereyi açtığında duyduğun kuş sesi… Hepsi gerçek mi?
Yoksa çok gelişmiş bir sistemin içindeyiz ve olan biten her şey, yalnızca iyi yazılmış bir simülasyonun parçası mı?

Biliyorum kulağa fazla bilimkurgu gibi geliyor ama ciddiye alınacak kadar da derin bir konu bu. Çünkü belki de düşündüğümüzden çok daha az “gerçek” bir dünyadayız.


Algı mı, Gerçek mi?

Beynimiz dış dünyayı doğrudan deneyimlemez. Duyularımızdan gelen elektrik sinyallerini işler ve bize bir “gerçeklik” sunar. Yani gördüğümüz bir çiçek, aslında beynin yorumladığı ışık dalgalarıdır. Bu yüzden, beynin çalışma şeklini değiştiren bir madde ya da bir teknoloji, bize bambaşka bir dünya gösterebilir.

Kısacası: Gerçeklik dediğimiz şey, beynin yorumladığı bir illüzyon da olabilir.

Chris Frith’in (2007) çalışmalarına göre, zihin yalnızca dış dünyayı algılamakla kalmaz, aynı zamanda “tahmin eder” ve eksik bilgileri tamamlayarak tutarlı bir dünya inşa eder.


Descartes: “Her şey yalan olabilir ama ben varım”

  1. yüzyılda filozof René Descartes, tam da bu tür şüphelerden yola çıktı. Ona göre, duyularımız yanılabilir. Hatta dış dünya bir illüzyon olabilir. Ama bir şeyden emindi: Şüphe eden bir benliğin varlığı.

Bu yüzden şu sonuca ulaştı:

“Düşünüyorum, öyleyse varım.” (Descartes, 1641)

Bu sözle, “ben” dediğimiz öz bilincin, her şeyin temelinde yatan tek kesin gerçek olduğunu savundu. Bugün hâlâ birçok filozof, bu önermeyi insan bilincinin var oluşuna dair en sağlam dayanaklardan biri olarak kabul eder.


Peki Ya Matrix Haklıysa?

2003’te Oxford Üniversitesi’nden filozof Nick Bostrom, tüm dünyada ses getiren bir makale yayımladı:

“Simülasyon evreninde yaşıyor olabiliriz.” (Bostrom, 2003)

Bostrom’a göre, gelecekte çok gelişmiş bir uygarlık, geçmişteki insanları ve olayları detaylı simülasyonlarla yeniden canlandırmak isteyebilir. Ve bunu milyonlarca kez yapabilirler. Bu durumda bizim “gerçek” olduğumuzu düşünmemiz saçma olabilir; çünkü simülasyonların sayısı gerçek evrenlerden çok daha fazla olurdu.

Yani?

Belki de bilgisayar ekranında dönen karakterlerden biri gibiyiz.

Ama bunu asla anlayamayabiliriz.


Bilim Ne Diyor?

Kuantum fizikçilerinin bulguları da bu tartışmaya tuz biber ekiyor. Örneğin, bazı fizikçiler evrenin temel yapısında tıpkı bilgisayar kodu gibi çalışan hata düzeltme sistemleri olduğunu iddia etti (Gates, 2011).

Bir başka çarpıcı nokta: Kuantum parçacıklarının ölçülene kadar kesin bir durumda olmamaları, yani bir parçacığın sadece gözlemlendiğinde belirli bir konuma sahip olması… Bu da bize şunu düşündürüyor:

Belki de evren, sadece “izlenirken çalışan” bir sistem. Tıpkı video oyunları gibi…


Ya Gerçeklik Dediğimiz Şey Zaten Buysa?

Şimdi şöyle düşün:

  • Belki her şey bir simülasyon.

  • Belki de tamamen zihinsel bir projeksiyon.

  • Ama yine de gülüyoruz, üzülüyoruz, aşık oluyoruz, acı çekiyoruz.

Yani bu sistem içinde ne yaşıyorsak, o bizim için gerçektir.

Gerçeklik, mutlak olmak zorunda değil. Yaşanan şeyin bize dokunması, onu gerçek yapar.


Sorgulamak, En Gerçek Şeydir

“Bizim gerçekliğimiz ya gerçek değilse?” sorusu aslında korkutucu değil, ilham verici. Çünkü bu soruyu sormak, insan olmanın en temel göstergesi: şüphe etmek, düşünmek, sorgulamak.

Belki hiçbir zaman %100 emin olamayacağız ama bu yolculuğun kendisi bile başlı başına bir gerçeklik deneyimi değil mi zaten?


Kaynakça

  • Bostrom, N. (2003). Are you living in a computer simulation? Philosophical Quarterly, 53(211), 243–255.

  • Descartes, R. (1641). Meditations on First Philosophy.

  • Frith, C. D. (2007). Making up the mind: How the brain creates our mental world. Blackwell Publishing.

  • Gates, S. J. (2011). Evidence for supersymmetry code in nature. NIST Sunumu.

Ne düşünüyorsun?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum mevcut değil.