Mustafa Kınış

Mustafa Kınış Kimdir ? Güzel soru. Şimdi buraya şu doğum tarihliyim. Şurada doğdum, burada büyüdüm gibi uzun uzaya okunması yazılmasından gereksiz şeyler yazmayı düşünmüyorum. O halde kendimi biraz farklı bir şekilde tanıtayım. Uzun zaman önce Dünya’nın tam merkezinde gözümü açtım. Uzun zaman der iken fizyolojik anlamda değil. Kendini, yaşının ortalama 1,82 katında bir ruh haline sahip olduğunu hisseden, insanları seven biriyim. Kişilerin ne olduklarına değil, kimin yarattığına ve o yaratıcının da tek olduğuna inanan bir yapıya sahibim. Küçüklüğüne her zaman dönmek isteyen. Pazarları banyodan sonra sobanın yanında ders çalışırken bir yandan da Şahane Pazar’ı izleyen… Aman boruda asılı çamaşırlar sobanın üstüne düşüp yanmasın diye gözü çamaşırlarda olan… Okuldan sonra geldiğinde sobanın yanında ısınan, çoraplarını çıkarıp kurutmaya çalışan. Annem akşama ne yemek yapmıştır diye düşünmekten dersleri kaçıran. Ama bir türlü kilo alamayan biriyim. Zamanla yemek yemeyi sevmeyen, uyku ile işi olmayan, insanlara laf anlatmaktan yorulduğu için susmasını öğrenen, zamanında yaptığı hatalarının hatalar doğurduğu bir hayat içinde mücadele eden nev-i şahsına münhasır olmayan !! bir yapıya sahibim. Çok uzun yıllardır hem çalışıp hem okuyan, bu nedenle iş kolik olan… Hayatını işine endekslediği için kendine zaman ayırmasını bilmeyen birisi… Tek hayali bir ülke hariç Dünya’yı gezmek olan, müzik dinlemeyi, yalnız kalmayı, çiçeklerle dertleşmeyi seven , eskisi gibi polyannacılık oynayamayan birisiyim. Statü farkının her zaman farkında olan, paranın değil kişiliğin korunması gerektiğine, kişiliğini askıya asmış insanların ise o askıdan kişiliklerini alıp tekrar giymelerini temenni eden birisi. Yokluğunda-varlığında ne olduğunu bilip, ona göre çevresine bakabilen, dilenen bir çocuk gördüğünde para vermek yerine elinden tutup yemeğe götürmenin doğru olduğunu düşünen birisi. Kalemi sağlam olmadığı halde yazmayı terapi olarak gören, sadece içinden gelenleri yazmaya çalışan birisi. Eşi Ebuşu ve Ailesini çok seven ama herkesten farklı nefesinden başka kaybedecek bir şeyi olmadığını gören bir ihtiyar adam. Eskiden sinirli şimdi kendi halinde olmayı seçen, insanoğlunun bazen garipsediği tuhaf bir insanım.
İnsanların doğrularla yüzleşmemek adına her şeyi yalanladığı bir Dünya’da sıkılan, kendi halinde saçı sakalı karışmış bir ihtiyar. Hayalim çoktur ama aslında en önemlisi her bireyin iyi insan olduğu bir Dünya’da olmak. Bunu ben göremem ama, bir gün belki olur öyle bir şey. Hava soğuk olduğunda sokakta biri var mıdır diye düşünmemize gerek kalmadığı gün her şey güzel olmuş olur. Kendi halinde çocukluğunu yaşamamış küçücük bir çocuk… Kısacası ben çocukluğumu yaşayamadığım o zamanda, masumiyetini kaybetmemiş çocuk olmak istiyorum…